29 Kasım 2011 Salı

TON BALIKLI SALATA

Ton balığı... İki yıl öncesine kadar yanına bile yaklaşmadığım bir balıktı.Yemediklerimden oluşan uzun listenin maddelerinden bir tanesiydi bir süre öncesine kadar.Oysa dün akşam kendi kendime böyle bir salata yapmayı tercih ettim.Özellikle son bir yılda yemediklerim listesinde bulunan bir çok yiyeceği yemeye kendimi alıştırdım sanırım, böylece yavaş yavaş bu kara listeyi de azaltmaya başladım.İşte ton balığı da bu listeden çıkanlar arasında yerini aldı.Dün akşam işlerimizden dolayı spora gidemediğimizden midir yoksa akşam üzeri ofiste yediğim minik meyveli tartların verdiği vicdan azabından mıdır bilinmez akşam eve gidince içgüdülerim beni salata yemeye yönlendirdi =) Ben de güzel bir ton balıklı salata hazırlayıp bir dilim kepek ekmeğiyle akşamı atlatmış oldum. 



Malzemeler:
  • Konserve ton balığı
  • Göbek salata
  • Domates
  • Siyah zeytin
  • Bebek mısır
  • Zeytinyağı
  • Limon
  • Tuz
Yapılışı: Salata malzemelerini miktar vererek yazmıyorum çünkü ne oranda kullanacağınız tamamen sizin zevkinize kalmış.Ben öncelikle göbek salatadan ellerimle parçalar kopararak tabağın içine yerleştirdim.Üzerine biraz zeytinyağı ve tuz ekledim.Arkasından ton balığı ile ince doğranmış domatesleri limon suyu ile ayrı bir kapta karıştırdım ve tabaktaki salatanın üzerine yerleştirdim.Salatamı siyah zeytin ve bebek mısır ile süsledim.Ton balıklarının üzerine zaten yağlı oldukları için ekstra yağ dökmeyi tercih etmedim.Afiyet olsun...

23 Kasım 2011 Çarşamba

BOHÇA BÖREĞİ

Yoğun geçen bir iş günü ve biraz sporun arkasından uzun süredir aklımda olan bohça böreğini yazmaya karar verdim.Bohça böreğini annemden öğrenmiştim, çok pratik olduğunu görünce misafirlerime de sık sık yapmaya başladım.Geçen gün ofisten yeni evlenen arkadaşım Aylin'in yavaş yavaş misafirleri gelmeye başlayınca o da çay keyfi için neler yapabileceğini düşünüyordu ve bana bohça böreğinin nasıl katlandığını sormuştu.Ben de en iyisi bir grafik hazırlayayım ve şekil üzerinden anlatayım dedim. 


Bu böreği ben patatesli yapmayı tercih ediyorum.Ama annem bu böreği kıyma ve patatesi karıştırarak yaptığında da çok güzel olduğunu gördük, ben şimdilik patatesli olana göre tarifini yazıyorum size.

Malzemeler:
  • 5 yufka
  • Su
  • Sıvı yağ
İçi için:
  • 6-7 tane orta boy patates
  • 1 yemek kaşığı salça
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • Tuz
  • Kekik
  • Karabiber
Üzeri için:
  • 1 yumurta sarısı
  • Susam
Yapılışı: Öncelikle içi hazırlayıp bir kenara soğumaya bırakalım.Bunun için patatesleri yıkayalım ve tencereye koyup haşlayalım.Haşlanan patatesleri soyalım ve ezip püre haline getirelim.Küçük bir tavada 2 yemek kaşığı sıvı yağı kızdıralım.İçine 1 yemek kaşığı salça ekleyelim.biraz tuz, kekik ve karabiber ekleyerek sosumuzun altını kapatalım.Daha sonra hazırladığımız sosu ezdiğimiz patateslerle iyice karıştıralım.Artık iç malzememiz hazır soğuması için bir kenara koyalım.


Şimdi yukarıda şekilde açıklamaya çalıştığım gibi önce yufkayı tamamen açık bir şekilde serelim.Açık şekildeki yufkanın üzerine 2 yemek kaşığı sıvı yağ ve 2 yemek kaşığı suyu gezdirip fırça yardımı ile yufkanın üst yüzeyinin tamamına yayalım.Sonra şekildeki gibi katlayarak kare hale getirelim.


Kare hale getirdiğimiz yufkayı 4 eşit kareye bölelim.Her bir karenin içine hazırladığımız içten biraz koyalım ve bohça şeklinde katlayalım.(Yani 1 yufkadan 4 adet bohça börek çıkacaktır).Tepsimizi biraz yağlayalım ya da yağlı kağıt sererek hazırlayalım.Hazırladığımız bohça böreğin katlama yeri altta kalacak şekilde tepsiye dizelim.Üzerine yumurta sarısı sürelim ve susamla süsleyip 200 derece fırında üzeri iyice kızarana kadar pişirelim.Benim en sevdiğim böreklerden biridir umarım siz de beğenirsiniz afiyet olsun.

16 Kasım 2011 Çarşamba

HERLE ÇORBASI

Herle çorbası daha doğrusu Sivas herle çorbası bu hafta sonumuzun lezzetlerinden biriydi.Hafta sonu yapmaya karar verdiğimiz hamsi tavanın tadının tek başına çıkmayacağına karar verince hamsileri kaptığımız gibi annemlere gittik.Annem sıcacık bir herle çorbası pişirmişti.Karadeniz'e özgü hamsinin yanında Sivas'ın yöresel çorbası oldukça ilginç bir ikili oluşturdu doğrusu =)

Sanırım bir çok kişi bu çorbayı bilmiyor oysa ki annem bu çorbayı o kadar çok pişiriyor ki benim için klasik çorbalardan biridir çocukluğumdan beri herle çorbası.Açıkçası adının nereden geldiğini bilmiyorum fakat bu çorbanın özelliği tereyağı ve un kullanmaktan geliyor.Tereyağını sevmediğim için benim favori çorbalarımdan değildir fakat tereyağı ile ilgili probleminiz yoksa bu çorbayı eminim beğeneceksiniz.Babamın yıllardır annemin yaptığı çeşit çeşit çorbalar içinde ısrarlı bir şekilde bu çorbayı sevmesine güvenerekten böyle konuşabiliyorum bu arada =)



Malzemeler:
  • 1 çay bardağı yeşil mercimek
  • 6,5 su bardağı su
  • 1 yemek kaşığı pirinç
  • 2-3 yemek kaşığı un
  • 1 küçük kuru soğan
  • 1 patates
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 yemek kaşığı salça
  • Pul biber
  • Nane
  • Tuz
Yapılışı: Yıkanan 1 çay bardağı yeşil mercimek ile 3 su bardağı soğuk su tencereye konulur ve kaynamaya bırakılır.Yaklaşık 10 dakika kaynadıktan sonra mercimeğin kırmızı rengini bırakması için üzerine 2 su bardağı soğuk su eklenir ve çorba tekrar kaynamaya bırakılır.5 dakika daha kaynayan mercimeklerin üzerine 1 yemek kaşığı pirinç ve küp küp doğranan patatesler ilave edilir.Başka bir tarafta 1,5 su bardağı su 2-3 yemek kaşığı un ile iyice çırpılarak kaynayan çorbaya ilave edilir.Küçük bir tavada 1 yemek kaşığı tereyağı ile ince ince doğranmış soğan kavrulur, üzerine salça, pul biber, nane ve tuz eklenerek bir iki defa karıştırılarak tavanın altı kapatılır.Hazırlanan sos kaynayan çorbaya ilave edilip çorba bu şekilde bir 5 dakika kadar daha pişirilir ve hazır olur.Amma karışık bir tarifmiş afiyet olsun =)

1 Kasım 2011 Salı

ERİCA ÇİÇEĞİM

Evimizin yeni bir misafiri var bu hafta...İşte erica yani funda çiçeklerim.Geçen haftaki doğum günümden sonra yeni görüşebildiğim kız kardeşimin doğum günü hediyesi bana bu çiçekler.Benim keven çiçeklerini çok sevdiğimi bilen kardeşim bu çiçekleri ona benzetince işte ablam bunlara bayılır demiş ve almış.Doğruda tahmin etmiş tek kelimeyle bayıldım bu minicik çiçeklere ve hemen ardından küçük bir araştırma yaptım ve kış soğuğuna dayanıklı bu çiçeklerin beni bütün kış bu göz zevkinden mahrum bırakmayacağını öğrenip mutlu oldum..

Evet erica çiçekleri soğuk iklime dayanıklı, fazla su istemeyen bir bitki.Kış bahçeleri için en ideal bitkilerden biri olduğu söyleniyor.3-4 günde bir sulamak yeterliymiş bu çiçekleri (Benim gibi sulama işini pek sevmeyen biri için ideal :)) Ayrıca kurumaya başlayan çiçekleri temizleyince yeni çiçekleri çıkıyormuş hemen, umarım öyle olur.Balkondaki kadifelerim yavaş yavaş solmaya başlamışken salonum için bu çiçeğin gelmesi iyi oldu.Kışın çiçeksiz kalmak istemeyenlere tavsiye ederim...




Not: Evet bu yazıyı paylaştıktan 4 ay sonra kış bitimine yakın erice çiçeğimizle ilgili tecrübemizi de buraya hemen aktarmak istedim.Çiçekler ilk alındığı gibi duruyor =) Hiç temizlememize bile gerek kalmadı çünkü hiç bir çiçeği solmadı.Çiçek 2 ya da 3 günde bir az miktar su ile sulandı ve ekstra besin verilmedi.Buna rağmen sanki bir yapay çiçek edasıyla ericamız olduğu gibi duruyor salonumuzda öylece.Kışın salonunda çiçek olsun isteyip hangi çiçeği alacağını bilemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.